End Of The Beginning ya da Beginning Of The End
Sınırları olmayan topraklarda yaşamak lazım. Nerede başlayıp nerede bittiğini bilmediğimiz. Sınırlarımızda mayın tarlaları, dikenli teller olmamalı, hatta sınırlarımız olmamalı. Gerçek olduğuna kendimizi inandırmaya çalıştığımız yalanlardan sıyırmalıyız paçamızı. Bir ağaç olmalı, bir rüzgar esmeli, bir kuzu melemeli, çimenler yeşil, gökyüzü mavi olmalı. Bu bizi mutlu etmeye yetmeli…
Şehirlerin tutsağı mı olduk ne zamandır? Neden kopamayacağımızla alakalı kendimize yalanlar bulmaktan sıkılmadık mı artık? Oysa ki neden gitmemiz gerektiğini her gün “tokat” gibi çarpmıyor mu bu şehir suratımıza?